
Yazarlar: Şirketler Hukuku Departmanı, Av. Mustafa Şahin
Giriş
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) bakımından birleşme; bir sözleşme zemininde, bir veya birden fazla şirketin malvarlığının tasfiyeye gidilmeksizin bir başka şirkete—ya mevcut bir şirkete ya da yeni kurulacak şirkete—bir bütün hâlinde geçmesi; karşılığında devrolunan şirket ortaklarının, önceden belirlenmiş değişim oranına göre devralan şirkette pay ve ortaklık haklarını kendiliğinden iktisap ederek devralan şirket ortağı hâline gelmesi; devrolunan şirketin sona ermesi ve sicilden silinmesi şeklinde gerçekleşir (TTK m. 136/3–4). Bu yapı, klasik “tasfiye” mantığından ayrılarak, malvarlığının külli halefiyetle geçişini ve ortakların paydaşlık statüsünün kesintisiz devamını esas alır.
TTK m. 136, birleşmeyi iki kanala ayırır: bir şirketin diğerini devralması (devralma yoluyla birleşme) ve yeni bir şirket içinde birleşme (yeni kuruluş yoluyla birleşme). Uygulamada ilk yöntem, işlem ekonomisi ve süre avantajları nedeniyle daha yaygındır.
1. Uygunluk ve Türler Arası Birleşme (m. 137–138)
Kanun, birleşmeye katılabilecek şirket tiplerini ve aralarındaki uygunluğu çizer. Sermaye şirketlerinin kendi aralarında birleşmesinde prensip olarak engel yoktur. Türler arası birleşmelerde, devralan şirketin üstlendiği borç ve yükümlülükler ile devralan pay sahipleri yapısı dikkate alınarak “uygunluk” denetimi yapılır. Bu noktada, devralan şirketin hukuki türüne bağlanan asgari sermaye, organ yapısı, pay rejimi ve sorumluluk statüsü gibi unsurlar, birleşme sözleşmesinin teknik kurgusuna doğrudan yansır.
2. Ortaklık Paylarının ve Haklarının Korunması (m. 140–141)
Devrolunan şirket ortaklarının, devralan şirkette “eşdeğer” nitelikte pay ve hak talep etme yetkisi vardır. Eşdeğerlik ölçümü; şirketlerin malvarlığı değerleri, oy güçlerinin dağılımı ve işlemde önem taşıyan diğer parametreler gözetilerek yapılır. Değişim oranının “saf” eşitliği sağlamadığı durumlarda, nominal sapmanın onda biri geçmemek kaydıyla denkleştirme ödemesi öngörülebilir. Ayrıca birleşme sözleşmesi, ortaklara seçim hakkı tanıyarak pay/ortaklık hakkı yerine “ayrılma akçesi” kabulü ihtimalini düzenleyebilir. Bu seçenek, azınlık yatırımcı bakımından koruyucu bir kapı aralar; fakat ayrılma akçesinin gerçekten “gerçek değere denk” belirlenmesi, sonradan doğabilecek iptal risklerini azaltır.
Değişim oranının belirlenmesi: metodik çerçeve
TTK, değerleme yöntemini tipik olarak serbest bırakır. Pratikte, varlık yaklaşımı (net aktif değeri), gelir yaklaşımı (indirgenmiş nakit akımları, temettü indirimi) ve piyasa yaklaşımı (emsal çarpanlar, borsa değerleri) birlikte değerlendirilerek bir “ağırlıklı sonuç” üretilir. İmtiyazlı paylar, oy gücü farklılıkları, dağıtılmamış kârlar ve gizli yedekler değişim oranına yedirilir. Şeffaf bir metodoloji notu ve üçüncü taraf değerleme raporu, hem kurumsal yönetişim hem de olası yargısal denetim açısından kritik önemdedir.
3. Sermaye Artırımı, Ara Bilanço ve Önemli Değişiklik Bildirimi (m. 144, 150)
Devralma yoluyla birleşmede devralan, devrolunan ortakların haklarını karşılayacak ölçüde sermayesini artırmak zorundadır. Birleşme sözleşmesinin imza tarihi ile son bilanço günü arasında altı aydan fazla süre geçmişse yahut bu tarihten sonra malvarlığında önemli değişiklikler meydana gelmişse ara bilanço çıkarılır. Ara bilançoda fiziki envanter zorunlu değildir; önceki değerlemeler, ticari defter hareketleri, amortisman ve karşılıklar ile işletmeyi önemli ölçüde etkileyen değer değişimleri esas alınır. Sözleşme–genel kurul sürecinde aktif veya pasifte “mühim” değişiklik çıkarsa, yönetim organı bu durumu taraf şirketlere bildirir; gerekirse sözleşme uyarlanır veya işlem askıya alınır; aksi durumda, değişiklik olmadığı gerekçesi genel kurulda açıklanır.
4. Birleşme Sözleşmesi ve Esas Unsurlar (m. 145–146)
Birleşme sözleşmesi yazılı yapılır ve taraf yönetim organlarınca imzalanarak genel kurul onayına sunulur. Sözleşmede asgari olarak tarafların unvan–tür–merkez bilgileri, değişim oranı ve varsa denkleştirme, imtiyazlı/oydan yoksun pay ve intifa senedi hakları, değiştirme usulü, kâr hakkının başlangıç tarihi, ayrılma akçesi, işlem ve eylemlerin devralan hesabına sayılacağı tarih, yönetim organlarına tanınan özel yararlar ve sınırsız sorumlu ortaklar gibi hususlar yer alır. Halka kapalı anonim ortaklıklarda onay nisabı, mevcut oyların dörtte üçüdür; sözleşme, işletme konusunda değişiklik öngörüyorsa ana sözleşme değişikliği nisapları ayrıca aranır.
İmtiyazlı pay sahipleri özel kurulu
Birleşme, imtiyazların kapsamını daraltıyor veya fiilen etkiliyorsa, TTK m. 454’e göre imtiyazlı pay sahipleri özel kurulunun onayı gerekir. Bu onay alınmaksızın yapılan tescil, ileride iptal davası riskini büyütür; bu nedenle birleşme takvimine özel kurul süreci baştan yerleştirilmelidir.
5. Birleşme Raporu ve KOBİ Muafiyeti (m. 147)
Taraf yönetim organları, birleşmenin amacı ve sonuçları, sözleşmenin ana hatları, değişim oranı ve denkleştirme, ayrılma akçesi gerekçesi, değerleme yöntemi, olası sermaye artırımı, ek ödeme/kişisel edim yükümlülükleri, tür değişikliği etkileri, çalışan–alacaklı etkileri ve gereken idari onaylara ilişkin gerekçeli bir birleşme raporu hazırlar. Küçük ve orta ölçekli şirketlerde tüm ortakların oybirliğiyle rapordan vazgeçilebilmesi, işlem maliyetini düşüren bir istisnadır; ancak bilgilendirme dengesini zedelemeyecek şekilde diğer kamusal yükümlülükler (ilan/internet) sürdürülmelidir.
“İşlem denetçisi” notu
Birleşmelerde bir dönem uygulanan zorunlu işlem denetimi kurumu, mevzuat değişiklikleriyle kaldırılmıştır. Buna rağmen, özellikle karmaşık grup içi işlemlerde bağımsız bir uzman raporu edinilmesi, yönetim sorumluluğu ve dava riski bakımından hâlen iyi uygulamadır.
6. İnceleme Hakkı ve Şeffaflık
Genel kuruldan en az otuz gün önce; birleşme sözleşmesi, birleşme raporu, son üç yılın finansal tabloları ve faaliyet raporları (gerekirse ara bilanço) merkez ve şubelerde incelemeye açılır; internet sitesinde yayımlanır. TTSG’de ve şirket sitesinde inceleme hakkı ilan edilir. KOBİ’lerde tüm ortakların rızasıyla inceleme hakkından vazgeçilebilse de, bu tercih yatırımcı ilişkileri ve uyuşmazlık yönetimi perspektifinden dikkatle tartılmalıdır.
7. Tescil, Hükümleri ve Kolaylaştırılmış Birleşme (m. 155–156)
Birleşme, ticaret siciline tescille hüküm ifade eder; tescil anında devrolunanın tüm aktif ve pasifi kendiliğinden devralana geçer; devrolunan infisah eder ve sicilden silinir. Belirli şartların varlığında kolaylaştırılmış birleşme rejimi uygulanabilir: devralan, devrolunanın oy hakkı veren tüm paylarına sahipse veya birleşmeye katılan sermaye şirketlerinin oy hakkı veren tüm payları tek elde/bağlı kişilerde toplanmışsa, sözleşmede sadece sınırlı kayıtlar bulunur; rapor ve inceleme hakkı aranmaz; genel kurul onayı gerekmeyebilir. Bu rejim, tam hâkimiyet ilişkilerinde işlem ekonomisini güçlendirir.
8. Alacaklıların ve Çalışanların Korunması (m. 157–158)
Birleşme tescilinden itibaren üç ay içinde başvuran alacaklılara teminat sağlanır. Taraf şirketler, TTSG’de yedişer gün arayla üç ilan ve internet ilanı ile çağrı yapar. Teminat yerine borcun ifası da mümkündür; ancak teminat yükümlülüğü, alacağın ifasının birleşme sebebiyle tehlikeye düştüğünün ortaya konmasına bağlanır. Yargıtay da teminat yükümlüsünün devralan şirket olduğunu, talebin usulüne uygunluğu ve tehlikenin ispatı hâlinde teminat verilmesi gerektiğini vurgular.
Devrolunan şirket borçlarından birleşmeden önce şahsen sorumlu ortakların sorumluluğu, birleşmeden sonra da devam eder; ilan tarihinden itibaren üç yıllık zamanaşımı öngörülür. İş ilişkileri, işyeri ve iş sözleşmelerinin bütünlüğü ilkeleri gereğince devralana geçer; çalışanların kazanılmış hakları saklı tutulur ve sosyal plan varsa raporda açıklanır.
9. Tasfiye Hâlindeki Şirketle Birleşme
Tasfiye sürecindeki bir şirketin birleşmeye katılması mümkündür; ancak malvarlığının nakde çevrilmesine başlanmamış olması ve pay sahiplerine dağıtıma geçilmemiş bulunması gerekir. Tasfiye iş ve işlemlerinin geldiği aşama, ara bilanço ve önemli değişiklik bildirimiyle birlikte titizlikle yönetilmelidir.
10. Genel Kurul Kararlarına Karşı Yargısal Denetim
Birleşme kararları, TTK’daki genel hükümler uyarınca iptal davasına konu olabilir. İptal sebepleri arasında özellikle usul eksiklikleri (rapor/inceleme/ilan kusurları), imtiyazlı pay sahipleri özel kurulunun devre dışı bırakılması, eşdeğerlik ilkesinin açık ihlali ve azınlığın kötüye kullanımı öne çıkar. Süreler kısadır; tescil sonrasında butlan–yokluk iddiaları ile menfaat dengesine bakılarak sınırlı haller değerlendirilir. Sağlam bir süreç dosyası (tutanaklar, değerleme çalışmaları, ilan ve bildirimler) iptal riskinin en etkili sigortasıdır.
11. Rekabet Hukuku Boyutu (4054 sayılı Kanun)
TTK’ya uygunluk, rekabet hukuku onayı gereğini ortadan kaldırmaz. Belli eşikleri aşan devralma ve birleşmeler, Rekabet Kurumu’na bildirilir ve izin koşuluna tabidir. Bildirim gerekliliği, cironun ve işlem tarafı kontrol ilişkilerinin doğru okunmasına bağlıdır. Zamanlama açısından, Rekabet Kurumu onayı bir kapanış şartı olarak birleşme sözleşmesine çoğu kez açıkça yazılır.
Sonuç
TTK anlamında birleşme, şekli bir sözleşmeden ibaret değildir; değerleme metodolojisinden imtiyaz yönetimine, alacaklı çağrısından çalışan geçişine, ara bilançodan önemli değişiklik bildirimine, özel kurul ve olası iptal davası risklerine uzanan çok katmanlı bir süreçtir. Sağlam bir belge mimarisi, şeffaf inceleme dönemi, gerçekçi ve gerekçeli değişim oranı, gerektiğinde bağımsız uzmanlığa başvuru ve rekabet hukuku takvimiyle uyum, işlemin hem tescil güvenliğini hem de sonrası için uyuşmazlık bağışıklığını artırır. Böyle kurgulanan bir birleşme, pay sahipleri arasında değer aktarımını adil şekilde düzenlerken, alacaklı ve çalışan menfaatlerini de korur; nihayetinde, malvarlığının tasfiyesiz devri sayesinde ekonomik sürekliliği kesintisiz kılar.
Güncel Bilgilerden Haberdar Olun
Ekibimizin Akademiye Katkıları