
Yazarlar: Fikri Mülkiyet Hukuku Departmanı, Av. Azat Ekici, Av. Mustafa Şahin
GİRİŞ
Hükümsüzlük hem fikrî yaratıların hukukunda hem de sınai mülkiyet hakları alanında temel bir sona erdirme aracıdır; ancak iki alanda kurumsal mimarisi birbirinden farklıdır. 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (“FSEK”), eser sahibinin hakkını eserin meydana gelmesi anına bağlar; bu nedenle FSEK’te “eser tescili” kurucu unsur değildir ve “eser hakkının hükümsüzlüğü” şeklinde teknik bir kurum bulunmaz. Buna karşılık 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (“SMK”), marka, tasarım, patent, faydalı model ve coğrafi işaretler yönünden hem hükümsüzlük sebeplerini hem de kararın etkilerini ayrıntılı biçimde tipikleştirir. Aşağıda bu iki eksen ayrılarak güncel mevzuata göre hükümsüzlük rejimi ortaya konulmaktadır.
Eser–Hükümsüzlük Ayrımı: FSEK’te Koruma ve Kayıt–Tescilin Niteliği
Eser sahibinin kim olduğu kanun düzeyinde doğrudan belirlenir: “Bir eserin sahibi onu meydana getirendir” (FSEK m. 8). Eser üzerindeki haklar tescil benzeri bir idari işlemle değil, yaratma fiiliyle doğar. Bu nedenle FSEK’te koruma yaratma fiiline bağlıdır; tescil kurucu değil delil niteliğindedir. Bu nedenle eser hakkının hükümsüzlüğü teknik olarak söz konusu değildir, başvurulacak yol tespit ve tecavüz davalarıdır. İspat kolaylığı için eser sahipliği karineleri düzenlenmiştir: yayınlanmış bir nüshada adı yer alan kimse aksi sabit oluncaya kadar eser sahibi sayılır (m. 11); adı belirtilmeyen eserlerde yayımlayanın veya çoğaltanın belli şartlarda eser sahibi gibi işlem görmesi karinesi kabul edilmiştir (m. 12). Bu çerçevede FSEK bakımından başvurulacak yol “hükümsüzlük” değil; eser sahipliğinin tespiti, ihlalin ref’i ve men’i ile tazminat talepleridir.
SMK’da Hükümsüzlük Kurumunun Genel Çerçevesi
SMK her hak türü için hükümsüzlüğe giden maddi sebepleri ve kararın etkilerini ayrı ayrı düzenler. Markada hükümsüzlük talebi, mutlak ve nispi ret nedenlerinin tescil aşamasında gözden kaçmış olmasına dayanır; tasarımda yenilik ve ayırt edicilik gibi koruma koşullarının yokluğu tipik sebeplerdendir; patentte buluş basamağı, yenilik ve yeterli açıklama gibi kriterlerin karşılanmaması hükümsüzlük sonucunu doğurabilir. Faydalı modelde açık hüküm bulunmayan konularda patent hükümleri kıyasen uygulanır. Coğrafi işaret ve geleneksel ürün adlarında da tescilin dayandığı şartların bulunmadığı hallerde hükümsüzlük mekanizması devreye girer. Bu davalarda görevli mahkeme fikrî ve sınai haklar hukuk mahkemesidir; fikri ve sinai haklar hukuk mahkemesi bulunmayan yerlerde asliye hukuk mahkemeleri bakar; TÜRKPATENT’in bazı kararlarına karşı açılacak davalarda Ankara fikri ve sinai haklar hukuk mahkemesi yetkili ve görevlidir.
Marka Hükümsüzlüğü: Sebepler ve Kararın Etkisi
Markanın hükümsüzlüğü, SMK m. 5 ve m. 6’da sayılan mutlak ve nispi ret sebeplerinden birinin varlığına rağmen tescil edilmiş olması hâlinde mahkemece karara bağlanır; hükümsüzlük davasına ilişkin çerçeve SMK m. 25’te toplanmıştır. Hükümsüzlük kararı kural olarak ex tunc etkilidir; koruma başvuru tarihinden itibaren hiç doğmamış sayılır. Markanın iptali ise SMK m. 26’da idari nitelikli bir yol olarak düzenlenmiş ve 10 Ocak 2024 itibarıyla yürürlüğe girmiştir; iptal kararı kural olarak ileriye etkili olup, SMK m. 26/6 gereği talep tarihinden itibaren sonuç doğurur. Bu yönüyle, hükümsüzlük kararından farklı olarak geçmişe yürümez. Hükümsüzlük ile iptal arasındaki bu ayrışma, koruma koşullarına hiç sahip olmayan işaretler ile sonradan ortaya çıkan kullanmama veya mal/hizmet cins adı hâline gelme gibi süreklilik sorunlarının farklı eksenlerde çözümlenmesini sağlar. SMK m. 27, hükümsüzlük ve iptal kararlarının herkese karşı hüküm doğuracağını, kesinleşme üzerine sicilden terkin edileceğini ve Bültende yayımlanacağını öngörür; ayrıca ex tunc etkinin kesinleşmiş ilamlar ile ifa edilmiş sözleşmeler bakımından istisnalarını sayar.
Tasarım Hükümsüzlüğü: Koruma Koşulları ve Menfaat–Süre
Tasarımda hükümsüzlüğün başlıca dayanakları, tasarımın tanımlara uygun olmaması, yenilik ve ayırt edici nitelik yokluğu, başvurunun kötüniyetle yapılması veya bir fikrî mülkiyet hakkının yetkisiz kullanımını içermesidir; sebepler SMK m. 77’de tahdidi nitelikte sayılmıştır. Kısmi hükümsüzlük mümkündür; kalan kısmın tasarım kimliğini koruyarak koruma şartlarını sağlaması gerekir. Hükümsüzlük talebini menfaati olanlar ileri sürebilir; bazı bentlerde yalnızca önceki hak sahibi veya tasarım hakkına sahip kişiler dava açabilir. Dava, tescilli tasarımlarda sicilde hak sahibi gözüken kişiye, tescilsiz tasarımlarda ise hak sahibi olduğunu iddia eden kişiye yöneltilir. Hükümsüzlük davası koruma süresince veya hakkın sona ermesinden itibaren beş yıl içinde açılabilir. Kararın etkisi SMK m. 79’da açıkça kural olarak ex tunc olarak belirlenmiş; hükümsüzlük kararının erga omnes etkisi, sicilden terkin ve bülten ilânı hükümleriyle tamamlanmıştır.
Patent Hükümsüzlüğü ve Faydalı Modele Yansıması
Patentte hükümsüzlük nedenleri SMK m. 138’de; örneğin buluşun yenilik ve buluş basamağını taşımaması, yeterli açıklık içermemesi yahut başvurunun ilk hâlinin kapsamını aşması gibi hallerle sayılmıştır. Kararın etkisi SMK m. 139’da tasarımla paralel şekilde kural olarak geçmişe yürür; patent veya patent başvurusuna sağlanan koruma baştan itibaren hiç doğmamış sayılır. Ex tunc etkinin kesinleşmiş ilamlar ve ifa edilmiş sözleşmeler bakımından esnetildiği istisna rejimi burada da mevcuttur; karar herkese karşı hüküm doğurur ve sicilden terkin edilir. Faydalı model bakımından SMK m. 145, açık düzenlemenin bulunmadığı ve niteliğiyle çelişmediği ölçüde patent hükümlerinin kıyasen uygulanacağını belirtir; hükümsüzlük davasına, koruma süresince ve sona ermesini izleyen beş yıl içinde başvurulabileceğine ilişkin çerçeve SMK m. 144’tedir. Uygulamada faydalı model hükümsüzlüğünün sonuçları bakımından m. 139’daki ex tunc–istisna kalıbı esas alınır.
Coğrafi İşaret ve Geleneksel Ürün Adlarında Hükümsüzlük
Coğrafi işaret veya geleneksel ürün adının hükümsüzlüğü, menfaati olanlar tarafından mahkemeden istenebilir. Mahkeme, tescilin kanunda aranan şartları taşımadığını tespit ettiğinde hükümsüzlüğe karar verir; rejim SMK m. 50’de sistematik biçimde kurulmuştur. Kararın etkisi SMK m. 51’de belirlenmiş; hükümsüzlük kararları herkese karşı hüküm doğurur, sicilden terkin edilir ve Bültende ilan edilir. Böylelikle coğrafi işaretler bakımından da hükümsüzlük kurumunun erga omnes etkisi ve sicil boyutu açıkça güvence altına alınmıştır.
Usulî Mimari: Görevli–Yetkili Mahkeme, Hasım ve Sicile Yansıma
SMK’de öngörülen hukuk davaları bakımından görevli mahkeme fikrî ve sınai haklar hukuk mahkemesidir; bu mahkemelerin bulunmadığı yerlerde asliye hukuk mahkemeleri görevlidir. TÜRKPATENT’in kanunda gösterilen kararlarına karşı açılacak davalarda Ankara fikri ve sinai haklar hukuk mahkemesi görevli ve yetkilidir. Yetki bakımından, genel olarak davacının yerleşim yeri veya hukuka aykırı fiilin gerçekleştiği yahut etkilerinin görüldüğü yer mahkemesi tercih edilebilir; ancak SMK’da öngörülen özel yetki hükümleri (örneğin TÜRKPATENT kararlarına karşı yalnızca Ankara Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin yetkili olması) saklıdır. Tasarım özelinde hükümsüzlük davası sicilde hak sahibi gözüken kişiye, tescilsiz tasarımda hak sahibi olduğunu iddia eden kişiye yöneltilir; marka ve coğrafi işaretlerde de menfaat ilkesine dayalı hasımlık ve iddia hakkı sistemi geçerlidir. Hükümsüzlük davası niteliği itibarıyla inşai niteliktedir; hüküm kesinleşince etkisini doğurur; sicil terkin ve ilanı bu sonucu açıklayıcı mahiyettedir. Kesinleşen hükümler mahkemece re’sen TÜRKPATENT’e bildirilir; kayıt sicilden terkin edilir ve Bültende ilan olunur. Bu şema, markada SMK m. 27, tasarımda SMK m. 79, patentte SMK m. 139 ve coğrafi işarette SMK m. 51’in ortak sütunlarıdır.
Hükümsüzlük–İptal Ayrımı ve Geriye Yürüme Rejimi
SMK, eski sistemden farklı olarak markada “hükümsüzlük” ile “iptal”i iki ayrı kuruma dönüştürmüş; hükümsüzlüğü mahkeme önünde ve kural olarak geçmişe etkili sonuç doğuran bir yol, iptali ise TÜRKPATENT nezdinde idari nitelikli ve kural olarak ileriye etkili bir yol olarak tasarlamıştır. Böylece, tescil anından itibaren mevcut bir engel nedeniyle zaten korunmaması gereken işaretler hükümsüzlükle geriye yürütülürken, sonradan ortaya çıkan kullanmama gibi dinamik sorunlar idari iptal rejimine taşınmıştır. SMK m. 27 bu ayrımı etkiler düzleminde somutlaştırır; kesinleşmiş ilamlar ve ifa edilmiş sözleşmeler geriye yürütmenin istisnalarıdır. Tasarım ve patentte de hükümsüzlük kararlarının ex tunc etkisi, aynı istisna kalıbıyla dengelenir; coğrafi işaretlerde benzer şekilde kesinleşmiş hükümler ve fiilen ifa edilmiş sözleşmeler korunur. Kötü niyet veya ağır ihmal nedeniyle zarar gören üçüncü kişilerin tazminat talepleri saklıdır.
FSEK Bakımından Yargısal Başvuru ve Delil Düzeni
FSEK’te koruma meydana getirme fiiline bağlı olduğundan, uygulama eser sahipliğinin tespiti ile ihlal–tecavüz davaları üzerinden yürür. Eser sahipliği karineleri (m. 11–12) ispat yükünü rasyonelleştirir. Kayıt–tescil (m. 13) isteğe bağlıdır ve kanuni korumanın doğumu için zorunlu değildir; buna rağmen kayıt–tescil belgeleri eser sahipliğinin ispatında güçlü delil rolü oynar. Uyuşmazlığın türüne göre içerik benzerliği, yaratım tarihleri, taslak ve kaynak çalışmaları gibi teknik deliller bilirkişi incelemesiyle birlikte değerlendirilir. Bu şemanın temel dayanakları FSEK m. 8, 11, 12 ve 13’tür.
Hükümsüzlük Kararının Tescil ve Sözleşme İlişkilerine Yansıması
Hükümsüzlük kararı, markada başvuru tarihinden itibaren korumayı ortadan kaldırdığı için lisans ve devir gibi sözleşme ilişkileri de kural olarak temelsiz hâle gelir; ancak SMK m. 27’deki istisna gereği kesinleşmiş ve uygulanmış sözleşmeler bakımından geçmişe yürüme sınırlandırılır ve hakkaniyet çerçevesinde iade veya tazmin dengesi kurulabilir. Tasarım ve patentte de aynı kalıp işletilir; kararın erga omnes etkisi piyasada belirsizliği azaltır ve sicile re’sen bildirim – terkin – ilan üçlüsüyle üçüncü kişilerin korunması sağlanır. Coğrafi işaretlerde, denetim ve kullanım sözleşmeleri bakımından da hükümsüzlük sonrası terkin ve ilân mekanizması aynı şekilde işler. Böylece hükümsüzlük, sadece hak sahibini değil ekonomik organizasyonu bir bütün olarak etkileyen ve adil dengeyi gözeten bir sonuca bağlanır.
Uygulamacıya Kısa Yol Haritası
Somut dosyada önce hak türü ve sorun tipi doğru teşhis edilmelidir. Eserler yönünden uyuşmazlık “hükümsüzlük” değil “tespit ve tecavüz” eksenindedir; eser sahipliği karineleri ve delil sistemi ön plandadır. Sınai haklar yönünden tescilin dayanağını çökertecek mahiyette bir sakatlık varsa hükümsüzlük davası; sonradan doğan kullanmama gibi hallerde marka bakımından idari iptal; tasarım ve patentte ise yine hükümsüzlük ve diğer sona erme yolları takip edilmelidir. Görev–yetki kuralları baştan doğru mahkeme ve yer seçimini zorunlu kılar; kararın kesinleşmesi üzerine sicile yansıtma ve ilân adımları unutulmamalıdır. Bu yaklaşım hem hak sahibinin menfaatini hem de üçüncü kişilerin güvenini birlikte korur.
SONUÇ
Hükümsüzlük, FSEK–SMK ayrım çizgisinde iki farklı dünyaya açılır. FSEK’te koruma yaratma fiiline bağlıdır ve kayıt–tescil kurucu değil delil niteliğindedir; bu yüzden “eser hakkının hükümsüzlüğü” kurumu kavramsal değildir. SMK’da ise hükümsüzlük, her hak türü için tipik sebeplere dayanır; kararların etkisi kural olarak ex tunc düzenlenmiştir ve sonuçlar erga omnes nitelik taşır. Markada ayrıca idari iptal kurumu ileriye etkili bir yol olarak getirilmiştir. Bütün rejim, sicil güvenliği ve üçüncü kişilerin korunması ekseninde terkin–ilân mekanizmasıyla tamamlanır. Uygulamada anahtar, dosyayı doğru kategoriye yerleştirip doğru kurumu işletmek ve kararın sicile yansımasını teknik olarak eksiksiz tamamlamaktır; böylece hem hakkaniyet hem piyasa öngörülebilirliği aynı anda tesis edilir.
Güncel Bilgilerden Haberdar Olun
Ekibimizin Akademiye Katkıları